Sinem Öztufan Röportajı

6 Eylül 2007 Perşembe


Sahte doğum yaptırdılar


"Leylan" dizisinin başrol oyuncusu Sinem Öztufan, Kars'taki çekimlerde yaşadığı zorlukları Kelebek'e anlattı.

İlk bölümü 7 Eylül akşamı Star TV'de yayınlanacak olan "Leylan" dizisinin başrol oyuncusu Sinem Öztufan, Kars'taki çekimlerde yaşadığı zorlukları Kelebek'e anlattı. Bir anneyi oynayabilmesi için mizansenle doğum anının yaşatıldığı Öztufan, karakterin ağırlığı yüzünden de zaman zaman annesini arayıp telefonda hıçkıra hıçkıra ağladığını söyledi.

Siz Türkiye eski güzellerindensiniz... Öncelikle oyunculuğa nasıl başladığınızı öğrenebilir miyim?

- Evet, Kanal D’nin 1998 yılında düzenlediği güzellik yarışmasında üçüncü olmuştum. Ardından Uğurkan Erez’de mankenlik yapmaya başladım. İlk oyunculuk deneyimim 1999’da oldu. Rahmetli Samim Değer’in çekti "Hanım Ağa" dizisinde rol aldım.

Ve devamı geldi...

- Öyle oldu. "Hanım Ağa"dan sonra "Böyle mi Olacaktı", "Alacakaranlık", "Büyük Yalan", "Karagümrük Yanıyor" geldi. Şimdi de "Leylan"dayım.

Setlerde epey tecrübe kazanmışsınız. "Artık oyuncu oldum" diyor musunuz peki?

- Böyle bir şey söylemem imkansız. Sadece oyuncu olma yolunda ilerliyorum.

Bundan sonraki hedefiniz ya da planlarınız nedir?

- Geçen yıl evlendim ve bu projeden sonra artık bir bebek istiyorum. Öncelikli planım bu...

Gelelim "Leylan" dizisine. Rolünüzü anlatır mısınız?

- Gerçekten çok ağır bir karakter. Leylan, çocukluğundan beri inanılmaz okuma hevesi olan bir kız. Sonunda dayanamıyor ve 23 Nisan’da Meclis’e bir mektup yazıyor. O mektup da Karslı bir işadamına ulaştırılıyor. Bunun üzerine işadamı okulu yeniden açtırıyor. Leylan bu işadamına aşık oluyor, ama ağabeylerinin zoruyla 15 yaşındayken okuldan alınıyor ve kendinden 30 yaş büyük biriyle evlendiriliyor. Evlendiği adamın iki de çocuğu var... Birkaç yıl sonra Leylan hamile kalıyor ve bir kızı oluyor, adını da Yonca koyuyor. Derken evlendirildiği adam yatalak hasta oluyor. Bütün umudu kızının okuması ve kendi hayatından daha iyi bir hayatı olması... Üvey çocukları ve kayınvalidesi kızını da başlık parası için evlendirmek isteyince, Leylan Kars’tan kalkıp kızıyla birlikte İstanbul’a geliyor.

Kars’taki çekimlerde neler yaşadınız, neler hissettiniz?

- İnanılmaz kötü hissettim kendimi. Çünkü köylerde okuyan kişi sayısı yok denecek kadar az. 13-14 yaşlarındaki kızların parmaklarında nişan yüzükleri var. Tıpkı dizideki gibi... Çok üzüldüm, gerçekten çok dramatik bir durum bu. Dizide anlatılan olaylar, aslında günümüzde hálá yaşanıyor. Hayal ürünü değil yani...

Orada sizi etkileyen başka neler oldu?

- Saydam Yeniay, sokakta dolaşırken biriyle tanıştı. Çocuk aslında İstanbul’da yaşıyormuş. Ama kız kardeşinin tıpkı Leylan gibi küçük yaşta evlendirileceğini duyunca geri dönmüş ve Kars’ta bir işe girmiş. Şu an kardeşini okutuyormuş. Bu durum bizi hem şaşırttı, hem de çok sevindirdi.

Türkiye’de daha birçok Leylan var yani...

- Evet, Leylan’ı da daha çocuk denilebilecek bir yaşta, ergenlik dönemini bile yaşamadan bir adamın koynuna atıyorlar ve kadın oluyor. O kadar acı ki... Yaşanan çok büyük dramlar var aslında. Tanık olduğum olaylar içimi acıttı. Çekimler sırasında annemi arayıp ağladığımı biliyorum. Canlandırdığım karakter gerçekten çok ağır... Açıkçası içinden çıkamadığım zamanlar oldu, psikolojim bozuldu. Ama Türkiye’nin bir gerçeği. İnşallah bu dizi bir şeyleri engellemeye vesile olur.

Dizide çocuğunun geleceği için mücadele veren bir anneyi canlandırıyorsunuz. Ama gerçekte henüz anne değilsiniz. Annelik duygusunu yeterince verebildiniz mi?

- Oyuncu koçluğumu yapan Özer Hoca, bu duyguyu hissedebilmem için bana mizansen kurarak gerçek bir doğum sahnesi yaşattı. O anı, o acıyı saç tellerimden ayak parmaklarıma kadar hissettirdi. Ondan sonra kızımı canlandıran Ece Naz’a bakış açım bile değişti. Bu deneyimin rolümü çıkarmamda çok büyük katkısı var.

Bizler çok şanslıymışız

Daha önce "Gönül Yarası"nda Melek rolüyle izlediğimiz 11 yaşındaki Ece Naz Kızıltan, "Leylan" dizisinde ise Sinem Öztufan’ın kızını canlandırıyor. Kızıltan, "Oradaki çocukları görünce kendi yaşantıma şükrettim. Çünkü çok zor şartlarda yaşıyorlar. Beni en çok etkileyen konulardan biri, gittiğimiz köyün okuluydu. Okulda tek bir sınıf var ve hepsi orada eğitim görüyor. Tuvaletleri dışarıda. Bizler çok şanslıymışız" dedi.



Hürriyet

Hiç yorum yok: